Şehrin en renkli lezzet avcısı Gurmebüs’ün hikayesi…
Gurmebüs öncelikle sıradan bir otobüs olarak 1955-1979 yılları arasında İETT tarafından kullanılmış. 24 yıl boyunca kullanılan bu belediye otobüslerinden 11 tanesi hurdaya ayrıldıktan sonra 90’lı yıllarda Armada Otel tarafından alınarak renövasyondan geçirilmiş. Düşünsenize Gurmebüs çoğumuzdan büyük sayılır, dolu dolu bir 58 yıl yaşamış! Şimdilerde ise rengarenk çizgileri ve yenilenen tasarımı ile trafikte seyrederken tüm dikkatleri üzerine toplamayı başarıyor. (Bir çok turist ve civardaki insanlar yol boyunca Gurmebüs’ün fotoğraflarını çekti durdu, hatta Fındıklı’dan hareket etmeden önce bir turist grup da Gurmebüs’e binmek istedi. Fakat program hakkında bilgi verince “keşke biz de gelebilseydik” der gibi iç çektiler ve gülümseyerek uzaklaştılar :))
Gurmebüs, Sonradan Gurmeler ekibi tarafından şehrin lezzet duraklarını turlayan bir şehir efsanesine dönüşüyor. Aynı ilgi alanını paylaşan kişileri bir araya getirerek bir yandan en nefis, en özenli ve en farklı lezzetleri keşfederken, diğer yandan da keyifli yolculuklar gerçekleştiriyor. Bu lezzet yolculuğunda rehberlik edenler ise Sonradan Gurmeler ekibi ! Gurmebüs’ün semt semt birkaç rotası mevcut, her rotada ise birkaç durak var.
Sonrada Gurmeler’i tanıyalım.
Sonradan Gurmeler, hem seyahat hem de farklı lezzetler ile ilgilenen bir grup arkadaştan oluşuyor. Kendilerini şöyle anlatıyorlar;
Bizler, hergün üç öğün yemek yiyen ve yemekler konusunda yemesi dışında bilgisi olmayan insanlarız. Biz bu açıdan sonradan gurmeleriz. Sonradan sonradan gurme olur muyuz? Bu gidişle oluruz. Şimdiden herkese afiyetler olsun… (Ayrıntılı bilgi; http://sonradangurmeler.org/ekibimiz/#sthash.I8u5Y1f4.dpuf)
Şehir söylentilerine göre kesin bilemediğimiz bir yerde ve zamanda, Sonradan Gurmeler ekibi Gurmebüs’ü görüyor. Gördükleri anda da Gurmebüs’e vuruluyorlar (aynen herkesin Gurmebüs’ü ilk görüşünde olduğu gibi). Derken peşini bırakmayıp bir projeyle Armada Otel’i ziyaret ediyorlar, Armada Otel’in olumlu tutumu ve projenin gelecek vaad etmesi de üzerine eklenince iki taraf anlaşıyor. Projenin kabulünden sonra ise Gurmebüs de turlarına başlıyor.
Gurmebüs ‘ün Rotaları hakkında
Gurmebüs için şuana kadar Fatih, Sirkeci, Kadıköy, Kurtuluş, Balat, Ahırkapı, Samatya ve Sultanahmet olmak üzere tam 8 adet rota oluşturulmuş. Bu semtlerin tarihleri kadar, barındırdıkları kültürel ve mutfak zenginlikleri de rotaların oluşturulmasında etkili olmuş. Bakarsınız başka rotalar da oluşturulur, neticesinde hala üzerinde çalışılan bazı rota projeleri olduğunu duyduk, umarız doğrudur :).
Biraz da Samatya’dan bahsedelim
Hepimiz zamanında “İkinci Bahar” dizisini mutlaka duymuş veya izlemişizdir. Türkan Şoray ve Şener Şen’in başrollerini paylaştığı bu sevimli dizi sayesinde “Samatya” zamanının en popüler semtlerinden biri haline gelmişti. “Ali Haydar”ın yeri de hala hizmet vermeye devam ediyor bu arada 🙂
Tarihte çok gerilere baktığımız zaman Topkapı Sarayı’nın arkalarında kalan bu bölge zamanında suçluların gömüldüğü bir mezarlık olarak kullanılıyormuş. Daha sonra Boğaz’ın akışının bu bölgede balık tutulmasına elverişli olmasından ötürü Osmanlı döneminden sonra burası balıkçılık ile uğraşan bir yerleşim yeri halini almış. Samatya yerleşik hayata geçiş zamanlarında Ermeni ve Rumlara ev sahipliği yapmış. Bu sebepten bölgede başta Surp Kevork Ermeni Kilisesi olmak üzere bir çok kilise inşaa edilmiş. Bir şehir efsanesine göre Surp Kevork Ermeni Kilisesi ile Abdi Çelebi Camii zamanında karşılıklı inşaa edilmiş (hangisi önce yapılmış emin değiliz), o zamanların yerli halkı için bu, dinlerin kardeşliğini simgeliyormuş. Farklı inanışlar ve milletlerden oluşmuş semt halkının örnek komşuluk hikayeleri de hala anlatılıyormuş, umarız bir gün bu güzel anıları dinleme şansımız olur.
Gurmebüs ile Samatya Turu
Gurmebüs, güzel Samatya için 6 durak belirlemiş. Gelin hep birlikte bu durakları inceleyelim!
Tarihi Samatya Fırını
Geçmişi 1951’e dayanan kendisi küçük ama semt için değeri büyük olan Tarihi Merkez Samatya Fırını, Gurmebüs’ün ilk durağı oldu. Bu samimi küçük fırın kuruluşundan itibaren aynı aile tarafından yaşatılıyormuş. Burada taze kurabiye, peksimet, galeta (nohut mayası ile yapılıyor ayrıca da anasonlu!) ve çeşitli ekmekleri tattık. Hepsi taptaze, hepsi oldukça lezzetliydi.
Namlı Şarküteri
Namlı Şarküteri, kendisi ile aynı ismi paylaşan işletmelere nazaran daha mütevazi ve sundukları ürünler açısından da oldukça başarılı. Başta Ezine peyniri (Koyun ve keçi sütünden yapılıyormuş), Trakya eski kaşar, pastırma, bal ve Gemlik sele zeytinleri olmak üzere çeşitli ürünleri denedik ve alışılmış tatların aksine bu ürünlerin farklarını görmüş olduk.
Sedir Restaurant
Sedir Restaurant bir önceki seneye kadar çiğ köfte ve içli köfteleri ile semt çapında ün yapmış bir restaurant imiş. Fakat sonra işletme el değiştirince daha çok et ve deniz ürünleri temelinde bir mutfağa yönelmiş. Burada da leziz Yaprak Ciğer ve Güveç Kalamar’ların tadına baktık. İstanbul Aşkına editörlerinden mızmız ve yemek seçen arkadaşların bile Ciğer’i silip süpürdüklerine şahit olduk. (Hakikaten oldukça başarılıydı, iyi ki parmaklarımızı yemedik! 🙂
Samatya Balık Evi
Rakı sofrası denilince akla ilk gelen mezeler Közde Patlıcan, Enginar ve Haydari oluyor (Bu arada lütfen bu kısmı saat 22:00’den sonra perakende olarak okuyun, aman “rakı”dan başımız ağrımasın 🙂 ). Bunların dışında Hamsi Kokteyl de Samatya Balık Evi’nin misafir sofralarına bir armağanı olmuş. Çok da güzel olmuş, ellerine sağlık!
Günbilir Restaurant (Varujan )
Günbilir Restaurant’ın farklı bir vefa hikayesi var ki, bir an hikayeyi dinlerken bir süre yemeği bile unuttuk. Zamanında buranın işletmesi Varujan ustaya aitmiş. Semt halkı da, restaurantta çalışanlar da Varujan Usta’yı çok severlermiş. Bir süre önce Varujan Usta vefat edince işletmesi de miras olarak çalışanlarına kalmış. İşletmeyi devralan çalışanlar Varujan Usta’yı hala saygıyla anıyor ve onun miras bıraktığı mutfağa gözleri gibi bakıyorlar. Bu güzel restaurantta da başta Balık Salatası, Lahana Sarması ve “Balık Böreği” olmak üzere çeşitli lezzetler tattık. Balık Böreği dediğimiz lezzetli minik ürün, Mezgit’in, taze soğan ile tatlandırıp, baharatlandırılıp, sigara böreği usulünde hazırlanmış hali oluyor. İstanbul Aşkına ekibi olarak balık böreğini öyle beğendik ki, bir ara istemdışı olarak kendimizi börek için kapışır bulduk. Neyse ki kimse farketmedi 🙂
Develi Restaurant
Son lezzet durağında ise bir tatlı şöleni bizi bekliyordu. Ev sahibimiz Develi Samatya Restaurant’ın geçmişi 1966’ya dayanıyormuş, açıldığından bu yana gittikçe genişleyip çeşitli renövasyonlardan geçerek mekan kapasitesini oldukça büyütmüş. Başta Künefe, Fıstıklı Kebap ve Katmer olmak üzere birbirinden leziz tatlılar ile tanışmış olduk. Biliyoruz ki herkes tatlı yapamıyor, hakkıyla yapılan tatlının ise tadına doyum olmuyor :). Hemen bunların ardından gelen baklavaları da şekerimizi fırlatma olasığına rağmen afiyetle mideye indirildi. Ayrıca Develi Samatya Restaurant’ın sadece tatlıları üzerinde durursak, başarılı et ve kebap ürünlerine de haksızlık etmiş oluruz. Bir çok yerli ve yabancı grubun akın akın burada öğle ve akşam yemeği alıyor olmaları da süregelen Develi semt efsanesini doğrular nitelikte.
Tavsiyemizdir, böyle biline!
Gurmebüs katılımcıları hem sosyalleştiren, hem yeni mekanlar ve lezzetler tanımaya imkan sağlayan bir şehir aktivitesi! Bu sayede sizlerle aynı ilgi alanını paylaşan yeni arkadaşlar edinebilir ve deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Kim bilir belki henüz bilmediğiniz bir yerde, çok samimi ve güzel bir mekan, eşsiz lezzetleriyle sizleri bekliyordur? 🙂
Gurmebüs’ün turlarını takip etmek için www.gurmebus.com ‘u ziyaret edebilirsiniz.